30 Aralık 2017 Cumartesi

THE STRANGER - ALBERT CAMUS

HELLO,

Today's article is different. Because this article is my first English article. I hope you like it.

This article is about a book. Its title is '' The Stranger'' by Albert CAMUS. Albert CAMUS is a very successful writer. He is famous writer of worldwide. This book is his first one.







The Stranger's main character is Meursault. One day Meursault commited a crime but people didn't mind this. People minded he talked his real feelings. He refused the requests of the society. So Meursault didn't agree with people and he was stranger.


I have a criticism about the book. The book have 2 part and second part is the most eventful than first part. So i like first part. Maybe you can get a little squeezed while reading the first part.



People always talk and always criticize.YOU DON'T AFRAID OF BEING STRANGER. Don't worry you are never alone. If you feel alone, you touch your heart and you say to yourself ' I AM STRONG AND I LOVE MYSELF. I DON'T CARE WHAT PEOPLE THİNK ABOUT ME.'



My first English article has finished. I hope you liked it. Your comments are very important for me. GOODBYE.



Communication:

https://twitter.com/bkunduracioglu
https://www.instagram.com/beyzakunduracioglu/





3 Aralık 2017 Pazar

AYLA

Herkese merhaba

Uzun zamandan sonra bir film yazısıyla karşınızdayım. Bugün size harika bir filmden bahsedeceğim. Gerçek bir hikayeden sinemaya aktarılmış.Film her yönüyle çok başarılı ve çok güzel. AYLA.






1950' lerde Türkiye 'den Kore Savaşı 'na katılan Astsubay Süleyman DİLBİRLİĞİ 'nin ve savaşta ailesini kaybeden ay yüzlü olduğu için Ayla ismini verdiği Koreli kızın arasındaki sonsuz sevgiyi anlatıyor.


Film Türkiye Kore ortak yapımı bir film. Oyuncular,kurgu,sahneler,çekim bir filmde olması gereken ne varsa harika bir şekilde yapılmış.Filmin yönetmenliğini Can ULKAY üstlenmiştir, senaryoyu Yiğit GÜRALP yazmıştır.  Oyuncu kadrosu da çok başarılı. İsmail Hacıoğlu, Kim Seol, Çetin Tekindor, Lee Kyong-Jin, Ali Atay, Murat Yıldırım, Taner Birsel, Altan Erkekli, Meral Çetinkaya, Damla Sönmez, Büşra Develi, Erkan Petekkaya, Sinem Uslu, Eric Roberts, Cade Carredine, Kim Byoungsoon, Johnny Young, Mehmet Esen, Caner Kurtaran, Burç Kümbetlioğlu, Duygu Yetiş, Ali Barkın, Nilgün Kasapbaşoğlu, Mine Teber, Esra Dermancıoğlu, Toygan Avanoğlu, İlber Gürtunca 
gibi birçok başarılı oyuncudan oluşan bir kadro var. Tüm oyuncuları ve ekibi tebrik etmek lazım. Gerçekten kaliteli bir iş ortaya çıkarmışlar.


 Merak etmeyin filmle ilgili fazla detaya girmeyeceğim. Çünkü eminim izlemek isteyeceksiniz belki de izlediniz. Çünkü çok izlenen bir film oldu ve gerçekten hakkediyor. Salonda film bittiğinde herkesin gözleri dolmuştu. Hatta dolmanın ötesinde herkes ağlamıştı. Çünkü hikaye gerçek izlediğimiz olaylar gerçekten yaşandı ve film bunu bize çok başarılı bir şekilde yansıttı. Filmin sonunda olmasa da bazı yerleri de çok komikti.Yani sıkıcı bir film olduğunu düşünmeyen. 2 saattin nasıl geçtiğini anlamadığınız dolu dolu bir film.


Astsubay Süleyman DİLBİRLİĞİ Ayla 'yı tesadüfen buluyor ve onunla babası gibi ilgileniyor. Hatta Ayla bir süre sonra ona baba diyor. Ayla ilk başlarda hiç konuşmuyor. Ama sonra konuşmaya başlıyor. Hatta Türkçe öğreniyor. Ali; Süleyman'ın dostu, iyi bir nişancı ve Marilyn Monroe sevdalısı biri. Onun vurulduğu sahne çok duygusal ve üzücüydü. Türk askerlerin Kore'ye gitmesinden 1 yıl sonra artık geri dönmeleri isteniyor.Fakat Süleyman kızı bırakmak istemediği için bir süre daha orada kalıyor. Ama artık geri dönmesi gerekiyor. Ayla'ya geri döneceğine dair söz veriyor. Ve bu sözü yıllar sonra tutuyor. Gerçek hayatta da Süleyman ve Ayla yıllar sonra kavuşuyor. Filmin sonunda gerçekte ki kavuşmanın da görüntüsü var. 


Türkiye ve Güney Kore ortak yapımı bir film. Yönetmeni, yapımcıyı, oyuncuları ve tüm ekibi tebrik ediyorum. Çok başarılı bir iş olmuş. Umarım Oscar'da da yolu açık olur.





Mutlaka izleyin bence pişman olmazsınız. Bir sonraki yazıma kadar HOŞÇAKALIN. 


Bana ulaşmak için:












5 Kasım 2017 Pazar

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU - STEFAN ZWEIG

HERKESE MERHABA 


Bugün bir önceki yazımda kitabını anlattığım yazarın bir başka kitabını anlatacağım. Kitabın adı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu. Bir kadının yıllar süren karşılıksız aşkını anlatıyor.







Aşk bir takıntı mıdır ?

Bu soruya belki evet belki de hayır dediniz. Aslında iki cevap da doğru çünkü net bir cevabı olabilecek bir soru değil. Herkesin yaşadıklarına veya çevresinde gördüklerine göre değişebilir. Bence bu insanın kendisiyle alakalı. Eğer isterseniz takıntı olur. Ama bunu kontrol edebilirsiniz. Bu hayatta kendim için yaşıyorum diyebiliyorsanız sizde aşkın takıntıya dönüşmesi çok zor. Ama bazı insanlar aşkı takıntıya dönüştürür ve bundan zevk duyar. Size içten içe zarar veren bir şeyin sizi mutlu ettiğini sanabilirsiniz.

Bu kitap bir kadının bir adama olan aşırı derecedeki aşkını anlatıyor. Hemde kadının ağzından anlatıyor. Kitabı okuduğumda bazı insanların duygularını ne kadar aşırı yaşadığını fark ettim. Kitapta ki kadın için aşık olduğu adam her şey demek. Onun için  o adamı sevmek nefes almak gibi ve adamı ilk gördüğü andan hatta daha ile önceden başlayan ve son nefesine denk devam eden bir aşk.



Bir kadının uğruna ömrünü verdiği adama yazdığı bir mektup. Çocukluktan ölünceye kadar sadece onu seviyor. Zengin kişilerden kendine gelen hiçbir evlenme teklifini kabul etmiyor. Sevdiği adamdan bir çocuğu var. Onun bu zenginlerin yardımıyla kıyafet, okul ihtiyaçlarını karşılıyor. Mektubun başında oğlunun öldüğünü ve eğer bu mektubu okuyorsa kendinin de öldüğünü söylüyor. Ama mektup boyunca asla adama şikayet etmiyor. Onu sevmekten pişman olmuyor. Ölürken bile onu düşünüyor.


Eğer yaşadığınız bir duygu veya çevrenizdeki biri size içten içe zarar veriyorsa hemen ondan vazgeçin. Belki kolay olmaz ama yapın. Hiçbir şey sizden önemli değil. Size bir şey olursa veya üzülürseniz sizi üzenlere bir şey olmaz. Ama herkesi gerçekten seven biri var. Başta aileniz olmak üzere. Önce kendinizi sevin hiçbir şeyin size zarar vermesine izin vermeyin.



Bir sonraki yazıma kadar kendinize iyi bakın HOŞÇAKALIN.



Bana ulaşmak için:

https://twitter.com/bkunduracioglu
https://www.instagram.com/beyzakunduracioglu/










8 Ekim 2017 Pazar

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE - STEFAN ZWEIG

Herkese Merhaba


Bugün bir kitap yazısıyla karşınızdayım. Ama sadece kitabı anlatmayacağım. Kitap bana bazı konular hakkında konuşma isteği uyandırdı. Bundan da bahsetmek istiyorum. Kitabın adı OLAĞANÜSTÜ BİR GECE yazarı STEFAN ZWEIG. Zaten yazar dünyaca ünlü ve başarlı biri. Yani çoğu kişi onun hakkında bilgiye sahiptir.





Kendinize hiç duygularımızı kaybetsek nasıl olurdu diye sordunuz mu ? Bence sorun. İlk başta çok korkutucu veya kötü bir şey gibi gelmiyor. Ama hayatınızın içine bu soruyu sorduğunuzda korkutucu oluyor. Mesela üzülmüyorsunuz hiçbir şey sizi üzmüyor. Aslında bu güzel bişey fakat üzülmezsek mutluluğun kıymetini bilemezsiniz. Mesela mutlu olmuyorsunuz o zaman sizi mutlu eden insanların kıymetini bilemezsiniz. Mesela heyecan duygunuz yok. Heyecan insan için ihtiyaçtır. Olmazsa yaşadığınızı bile zor anlarsınız. Eğer hayatınızın da hiçbir olay size zevk vermezse yaşayan bir ölüye dönüşürsünüz. Çünkü bir yerden sonra hayattan da zevk almayı bırakırsınız. Ve en sonunda hayatı bırakırsınız.


Duygular nefes almak gibi bir ihtiyaçtır. Üzülmek, sevinmek, mutlu olmak, acı çekmek, heyecanlanmak vb. bunlar olmadan yaşamanın anlamı olmaz.




Kitaba gelince kitabın ana düşüncesini anlattım sayılır. Biraz olaylardan, kişilerden bahsetmek istiyorum.


Baş kahramanımıza ailesinden yüklü miktarda miras kalıyor. Yani hayatı boyunca zenginlik ve huzur içinde yaşıyor. İstediği yere gidiyor, istediğini alıyor, istediğiyle arkadaş oluyor, istediğini yeyip içiyor. Yani hiçbir şey için uğraşmıyor.

Bir gün eline çok uzun bir mektup geliyor. Mektubu sevgilisi gönderiyor. Ondan ayrıldığını ve başka biriyle evleneceğini söylüyor. Ona üzülmemesini, sakin olmasını, acı çekmeye gerek olmadığını söylüyor. Fakat adam zaten üzülmedi sevgilisinin oma yapma dediği şeyler aklının ucundan bile geçmedi. Bu onu şaşırtır.

Kısa bir süre sonra çocukluk arkadaşı ölür. Yani onu bir daha hiç göremeyecektir. Ama bu bile onun canını yakmaz. Fark eder ki acı çekmiyor, üzülmüyor, heyecanlanmıyor.

Sonra sıradan bir pazar günü yanlışlıkla bir suça karışır. Bu onu heyecanlandırır. İnsan olduğunu hatırlar. Sonra aynı günün akşamı lunaparka gider. Orada eğlenen insanları görür. Herkes mutlu ve heyecanlıdır. O da kalabalığın içine karışır. Eğlenmeyi, gülmeyi, heyecanı hatırlar. Ve bugün onun hayatının en özel gününe dönüşür. O da bunları hiçbir zaman unutmamak için yazmaya karar verir. Ve böylece bu kitap oluşur.






Hayatınızdan duygularınızı hiçbir zaman çıkarmayın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere HOŞÇAKALIN.


Bana ulaşmak için;


https://twitter.com/bkunduracioglu
https://www.instagram.com/beyzakunduracioglu





23 Ağustos 2017 Çarşamba

KURALLAR KİTABI - MERTHAN DEMİR

HERKESE MERHABA


Bir kitap yazısıyla karşınızdayım. Bugün size Merthan DEMİR isimli yazarın KURALLAR KİTABI : HAYATINIZA YÖN VERECEK KURALLAR kitabından bahsetmek istiyorum.






İlk olarak yazardan bahsetmek istiyorum. Bazı kitapları veya yazarları kendinize yakın hissedersiniz. Ben bu kitapta bunu hissettim. Yazarı kendime çok yakın hissettim. Verdiği tavsiyeleri benim çevreme verdiğim tavsiyelere çok yakındı. Hani derler ya tam benim kafadan işte bende öyle hissettim . Bence çok başarılı bir kalemi var. Umarım başka kitaplarını da okuruz.



Kitabın içeriğine gelmek istiyorum. İsminden de anlaşılacağı üzere hayatımıza yön veren kurallardan oluşuyor. Hemen okumaya başlayıp hemen bitirebileceğiniz bir kitap. Kitapta 300 tane kural var. Bazıları uzun bazıları kısa ama hepsi etkileyici. Ve bazı kuralları okuduğunuzda hayatımda bunu değiştirmeliyim diyorsunuz. Uzun, detaylı ve sıkıcı anlatmamış. Kısa ve öz dediğimiz şekilde anlatmış. Bu da okuma zevkini arttırmış.


Kitapta ki temel düşünce hayattan zevk almamızı sağlıyor. Nasıl daha mutlu daha başarılı daha güçlü oluruz bunu anlatıyor. Doğru şeylere değer vermemiz gerektiğini anlatıyor. Kitaptaki bazı kuralları aşağıya örnek olarak yazacağım. Bize zararı olacak davranışlardan uzak durmamızı sağlıyor. Örneğin intikam almak, bencil olmak gibi davranışlar hakkında söyledikleri bu davranışların aslında bize ne kadar zarar vereceğini anlatıyor.



Bazı kişiler roman gibi uzun kitapları okurken aynı zamanda bir tanede konusu daha basit olan daha kısa bir kitabı daha okurlar. Eğer öyle yapanlardansanız yada yapmak istiyorsanız bir romanın yanında bu kitabı okuyabilirsiniz. Hem gözleriniz yorulmaz hemde zevk alırsınız.


Kısacası ben kitabı da yazarı da çok beğendim. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Kendiniz ve mutlu olmak için mutlaka okuyun.



Bu yazımında sonuna geldik. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere HOŞÇAKALIN.



Kural 55 : Gez, göz, mutluluk ... Sakın ıskalama!





Bana ulaşmak için:

instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu















26 Temmuz 2017 Çarşamba

ŞU HORTUMLU DÜNYADA FİL YALNIZ BİR HAYVANDIR

HERKESE MERHABA


Bugün size severek okuduğum bir kişisel gelişim kitabından bahsetmek istiyorum. İletişim, başarı ve hayat hakkında sıkılmadan hatta eğlenerek okuyabileceğiniz bir kitap.🐘








100. basımını çoktan geçiyor. Bende 19.basımı var yani eğer şuan alırsanız kitabın dışı biraz daha değişik olacak. Bu kadar çok basımı olması ne kadar popüler bir kitap olduğunu gösteriyor. Kitabı okuduğunuzda neden bu kadar tutulduğunu anlıyorsunuz. Bence daha uzun yıllar birçok insanın hayatında yer edinecek.


Kitabı okuduktan sonra hayatınızda bazı kararlar alıyorsunuz. Kendi hayatınız için faydalı düşünceleriniz oluşuyor. Kitabın konu konu olduğunu düşünürsek zaten ilk konu kim olduğumuzu anlamamızı sağlıyor. Daha sonra alışkanlıklar,sevgi,olumlu düşünce, hayat, dinlemek, hırs, gülümsemek, inanç ve daha nice önemli konuyu anlatıyor.

Kitabın içeriğinden bahsedeyim. Öncelikle biraz önce dediğim gibi bölümlerden oluşuyor ve kitapta buna kapı deniyor yani 1.kapı, 2. kapı diye devam ediyor. Kitapta bu kapılardan önce bir söz oluyor. Bu sözler gerçekten etkileyici sözler. Aynı zamanda bu kapıların sonunda bir hikaye,anı veya şiir var. Bunlarda okuduğunuz zaman hayran kalacağınız türden. Aşağıda birkaç örnek olucak. Kitabın en tatlı yanı da her kapı bittiğinde papatyada bir yaprak tamamlanıyor. Kitabın sonunda tüm papatya tamamlanmış oluyor.


Neredeyse herkes okuduğu kitabın sürükleyici olmasını ister. Bu kitapta öyle okudukça okumak istiyorsunuz. Tanıdığım çoğu kişi kitabı okumaya başlamış ve bitirene kadar bırakmamış.



Bazı insanlar kişisel gelişim kitaplarını sevmezler. Sıkıcı bulurlar. Bazı insanlar da özellikle bu tarz kitapları okurlar. Bu kitap herkese hitap ediyor. Çünkü akıp giden bir anlatımı, sıkmayan bir dili, eğlenceli bir tasarımı var. Eğer kitabı okumak istiyorsanız fakat kişisel gelişim kitabı olduğu için tereddüt yaşıyorsanız. İçiniz rahat olsun.



Yani bunalmadan okuyabileceğiniz eğlenceli bir kişisel gelişim kitabı. Okurken zevk alacaksınız. Ayrıca kendi hayatınızı düşünüp bazı değişiklikler yapacaksınız. Eksik yönünüzü bulup onu tamamlayınca iyiki okumuşum diceksiniz.
Ve bunu yaparken mutlu olacaksınız.


Kitabın içinde geçen bazı sözler;


🐘-Olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak olamayız. ( Max De Pree)

🐘-Hayat bisiklete binmek gibidir, pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz. (Claude Pepper)

🐘-Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin ne zaman aşık olacağını bilemezsin. ( Gabriel Garcia Marquez)

🐘-İnsanları kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp aldanmayın. Okumaya başlayınca değerini anlarsınız.

🐘-Değişim ancak içeriden açılabilen bir kapıdır. ( Neil)




Bu yazımında sonuna geldik. Yüzünüzden gülümseme eksik olmasın. Bir sonraki yazıma kadar HOŞÇAKALIN.



Bana ulaşmak için:

instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu








18 Temmuz 2017 Salı

DİREKSİYON ADAM

Herkese Merhaba



Bugün size 2 defa okuduğum ve çok beğendiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Kitabın yazarı DUANE SWIERCZYNSKI  başarılı bir kalemi var. Direksiyon adam adrenalin yüklü sürükleyici bir kitap. Kitabın konusu harika. Kitap okumayı sevmiyorsanız bile konusu ilginizi çekebilir ve okumak isteyebilirsiniz.


 
Kitapta en çok hoşuma giden tarafı kitabın konusu. Gerçekten çok zekice bulunmuş. Biri size bu kitabın içeriğinden bahsettiğinde büyük ihtimalle merak edersiniz. Ve ben biraz sonra kitabın içeriğinden bahsedeceğim.


Bir kitap, bir film, bir dizi, bir haber, bir dergi okumaya veya izlemeye başlayacağımız zaman ilk dikkatimizi çeken ismidir. Direksiyon adam bence harika bir isim olmuş.


Ben macera dolu polisiye kitapları çok severim. Eğer siz de benim gibiyseniz bu kitabı  çok beğeneceksiniz. Elinize aldığınızda bırakmak istemeyeceksiniz. Ve kitabın bazı yerlerinde kalp atışınızın hızlandığını fark edeceksiniz.


Bazı önemli yazarların kitap hakkında ki düşüncelerine baktım. Ve genel olarak herkes kitabın ne kadar sürükleyici olduğundan insanın bitirmeden bırakmayacağından bahsetmiş.



Gelelim kitabın içeriğine:

Kitabın baş kahramanı Lennon dilsiz, İrlandalı bir soygun sürücüsüdür. Yanlış soyguncularla, yanlış zamanda, yanlış bankaya gitmiştir. İhanete uğramış, parası çalınmış, hırpalanmış bedeniyle ölüme terk edilmiştir. Lennon başına gelenlerin sorumlusunu bulmak ve çalınan parasını geri almak için uğraşmaktadır. Fakat soygun Philadelphia sokaklarını şiddete sürüklemiştir. Ve karanlık bir polis, İtalyan ve Rus çeteleri, belediye başkanının kiralık katili ve kolej rock grubunun klavyecisi bu romanda kendilerini göstermek için harekete geçmişlerdir.




Bu yazımında sonuna geldik. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Eğer sizde fikrinizi belirtmek veya kitap önermek isterseniz yorum yapabilirsiniz. Bir sonraki yazıya kadar HOŞÇAKALIN.




Bana ulaşmak için:

instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu



22 Haziran 2017 Perşembe

SHERLOCK HOLMES ZEKASI

MERHABA

Size daha önceki yazımda EİNSTEİN ZEKASI adlı kitaptan bahsetmiştim. Bugün de SHERLOCK HOLMES ZEKASI adlı kitaptan bahsedeceğim. İyi okumalar.



Öncelikle kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum. Adından anlaşılacağı üzere zekamız ve onu geliştirme yolları hakkında. Aynı zamanda kitabın içinde zihin gücünü geliştiren egzersizler var.


Zekanın tanımı ve çeşitleri
Dikkat geliştirme
Düşünce gücünü geliştirme
Farkındalık geliştirme
Matematiksel zekayı geliştirme
Şekilli zeka geliştirici sorular
Yorum ve muhakeme yeteğini geliştirme
Süper bir beyne sahip olmanın yolları

Bu başlık altında çeşitli konular ve testler bulunmaktadır.



Zeka kullanılır ve çalıştırılsa gelişir ve kullanım yeteneği artar.  Aynı bedenimiz gibi eğer spor yaparsak güçleniriz ve daha dinç oluruz. Yani zekamızın gelişmesi için de egzersiz yapmalıyız. Kitapta bu egzersizleri bulabilirsiniz. Belli hedeflere ulaşmak için belirli aşamalardan geçiyoruz. Yani egzersiz yaptım zekam gelişti diye bir şey yok. Eğer bunu alışkanlık haline getirirsek zamanla farkı görürüz.


Bir konuya daha değinmek istiyorum. Algılama ve öğrenme yeteneklerimizi zinde tutmak için yapabileceklerimiz. Örneğin yapılan bilimsel araştırmalar, bulmaca çözen insanlarda bunama ve benzer hastalıklara daha az görüldüğü göstermektedir. Sadece bulmaca değil; sudoku, satranç ve zihni zorlayan benzer zeka oyunlarla uğraşmak zekamızı zinde tutar.




Yazımın sonuna geldik. Farkındayım bu yazı çok uzun olmadı çünkü kitabın içinde egzersizler var. Bu yüzden anlatacağım kısım çok fazla değil.


Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Eğer sizde fikrinizi söylemek isterseniz aşağıya yorum yapabilirsiniz. Bir sonraki yazıya kadar HOŞÇAKALIN



instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu





31 Mayıs 2017 Çarşamba

ESKİŞEHİR GEZİM

Herkese Merhaba

Bugün size Eskişehir gezim hakkında bilgi vermek istiyorum. Öncelikle Eskişehir gerçekten harika bir şehir. Eğer gitme imkanınız varsa veya olursa kesinlikle gidin.


Eskişehir'de gezdiğim yerlerden bahsedeceğim.

Balmumu müzesi
Cam sanatları müzesi
Kurtuluş müzesi
Odun Pazarı evleri
Sazova Parkı



BALMUMU MÜZESİ


     Müzede bulunan bütün heykellere hayran kaldım. Hepsi gerçek gibiydi. Ögrendiğime göre heykellerin yapımı yaklaşık 1 ay civarıymıs. Müzede sanat,siyaset,spor ve televizyon dünyasında birçok yabancı veya Türk insanın balmumundan yapılmış heykelleri bulunmaktadır. Aşağıda size burada çektiğim bazı fotoğrafları göstereceğim. Fakat bazı heykellerin fotoğraflarını çekmek yasak olduğu için çok beğendiğim bazı heykelleri çekemedim. Bu arada müzede 160 civarında heykel var.


       






CAM SANATLARI MÜZESİ


       Türkiye'nin ilk Cam Sanatları Müzesidir. Bu arada yerli ve yabancı birçok sanatçının eseri sunulmaktadır. Sanatçıların camdan yaptıkları eserlere hayran kalmamak elde değil. Bu arada gitmek isteyen için bir not söyliyim. Pazartesileri açık değil.









KURTULUŞ MÜZESİ


       Eskişehir milli mücadele için destek veren şehirlerimizdendir. Bu müzede o yıllara ait gazetelerin sunulduğu bir bölüm var. Benim çok ilgimi çeken bir yerde  milli mücadele yıllarında çeşitli dergilerde yer alan karikatürlerin bulunduğu bölüm. Biz burada milli mücadele ile ilgili bir video izledik ve gerçekten etkileyiciydi. Müzenin merdiven kısmında duvarlarda şehitlerimizin adı yazılı tavan kısmında da künyeleri var. Galeri kısmında o yıllara ait fotoğraflar var. Çok güzel düzenlenmiş bir müze.






ODUNPAZARI EVLERİ


       Eskişehir'in en eski yerleşim yeridir. Burası geniş bir yer ve içinde biraz önce bahsettiğim yerler var. Aynı zamanda otel, kafe, restoran gibi yerlerde bulunmaktadır. Eskişehir' e gelirseniz mutlaka buraya da uğrayın.


SAZOVA PARKI (BİLİM,SANAT VE KÜLTÜR PARKI)


       Türkiye'nin en büyük ve en özgün parklarından biri. Çok büyük bir alan içine kurulmuş. Burası çeşitli bölümlerden oluşuyor.


MASAL ŞATOSU

       Kendinizi masal da gibi hissediyorsunuz. Dışı insanı hayran bırakıyor. İçine aynı şekilde fazlasıyla güzel.


























KORSAN GEMİSİ


       Ben içine girmedim fakat dışı gerçekten çok güzel. Eğer giderseniz içine de girin.



BİLİM  DENEY MERKEZİ


       Benim en çok eğlendiğim yerlerden biriydi. Çok keyif aldım. Size tavsiyem giderseniz mutlaka her şeyi deneyin. Emin olun çok güzel vakit geçireceksiniz.







SUALTI DÜNYASI


       İçeriye girdiğinizde kendinizi çok huzurlu hissediyorsunuz. Bakmaya doyamıyorsunuz. Daha önce görmediğiniz veya bilmediğiniz balıkları görebiliyorsunuz. Özellikle üstünüzden balık geçmesi harika bir olay.










HAYVANAT BAHÇESİ


          Sualtı dünyasınız etrafında yer alıyor. Eğer giderseniz ikisine de uğrayın derim.

















Ben gondol turu da yaptım ve size de tavsiye ederim.
Eskişehir'i çok beğendim. Harika bir şehir. Mutlaka siz de gidin.
Gezim hakkında ki yazımın sonuna geldik. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Bir sonraki yazıya kadar Hoşçakalın.



instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu

10 Nisan 2017 Pazartesi

EİNSTEİN ZEKASI - ÖMER FARUK RECA

Herkese Merhabaa

Bugün sizlere bir kitap hakkında ki düşüncelerimi paylaşacağım. Kitabın adı EİNSTEİN ZEKASI okuması çok keyifli bir kitap asla sıkmıyor asla bunaltıcı değil. Şimdi size kitaptan öğrendiğim birkaç bilgiyi paylaşacağım aynı zamanda size hayata dair bazı tavsiyeler vereceğim. İyi okumalar.
 


Özgür zeka başarı zekasıdır.

Başarılı mühendis,müzisyen,bilim adamları aşırı titiz ve baskıcı ortamlarda yetişmediğini görürüz. Thomas EDİSON , Albert EİNSTEİN ,Henry FORD , Jack LONDON gibi karakterler zorluk içinde yetiştiler bir kısmı ama baskıcı ve aşırı titiz ortamlarda geçmedi çocuklukları. Yani baskı insanları başarıya ulaştırmaz hatta en büyük engellerden biridir. Mutluluk, insan başarısı üzerinde olumlu etkiler yapar;önce zekayı etkiler. Baskıcı bir ortamda mutlu olamazsınız. Eğer mutlu değilseniz başarılı da değilsiniz. Bu yüzden insan yaptığı işi sevmeli ya da seveceği işi yapmalı. Başarı ancak böyle gelir. 

Başarı zekalarını en iyi kullananlar hayallerine en iyi sahip çıkanlardır.

Hayatınızda sizi üzen şeyleri atın. Kötü düşüncelerden uzaklaşın. Olumsuz düşüncenin gücü yıkıcıdır. Olumlu düşüncenin gücü yapıcıdır. Kafanıza takmayın rahat olun hayatta en değerli sizsiniz. Önce kendinizi sevin insanlar her zaman boş konuşur her zaman eleştirir. Eğer siz yaptığınız işten mutluysanız yapmaya devam edin inatçı olun. Hayallerinizin peşinden gidin. Sonradan keşke dememek için bugünü yaşayın. Öyle bir hayat yaşayın ki tüm zorluklara rağmen hayat güzel diyebilin. 



Her günü hayatının son günü gibi yaşarsan günün birinde haklı çıkarsın.

 Ölüm bir gerçektir. İllaki olucak. Peki nasıl olsa öleceğiz diye bugünü yaşamayalım mı ? Hayır aksine daha çok yaşayalım. Her günümüz mutlu geçsin her günün sonunda başımızı yastığımıza koyduğumuzda bugünde çok güzeldi diyelim. Biliyorum çok zor ama asla imkansız değil. Size bugün hayatınızın son günü deseler bugünü özel yapmaya mutlu olmaya çalışırsınız. Belki kimse demiyor ama bugün son günümüz olabilir. Bu yüzden bugünü özel yapın. Her gününüz özel ve mutlu olsun. Hayat kısa ve yaşamak lazım.





Bugünkü yazımızın sonuna geldik. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer yorum yapmak isterseniz aşağıya yapabilirsiniz.Başka bir yazıda görüşmek üzere HOŞÇAKALIN.



instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu








12 Şubat 2017 Pazar

Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü

Merhaba arkadaşlar size bugün harika bir filmden söz edicem.


Yeni Nesil Ajan: Xander Cage'in Dönüşü



Kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Gerçekten izlemeniz gereken bir film. Özellikle aksiyon ve macera filmi seviyorsanız tam sizlik film. Ben fragmanı izlediğimde heyecanlanmıştım ve çok merak etmiştim. Açıkçası beklediğimden de güzeldi. Filmde beğenmediğim şey ise süresi daha uzun olmalıydı. Yani kısa kalmış bence.






 Filmin başrolünde Vin Diesel var. Bu sefer oyunculardan çok bahsetmeyeceğim. Ama hepsi çok başarılı oyuncalar bence filmde gerçekten kötü oyuncu dediğim biri yoktu. Aksine çok iyiler vardı.

Aynı zamanda filmde birkaç yerde  Neymar JR var. Bence çok hoş olmuş.




Filmin konusunu anlatayım. Hareketli sporlar yaparken bir anda devlet adına ajan olarak çalışmaya başlayan Xander Cage geri dönüyor. Kendine çok iyi bir ekip kuruyor. Ardından Xiang ve ekibiyle çarpışıyor. Asıl amaç Pandoranın Kutusu adındaki tehlikeli bir silahı Xiang'a kaptırmamak. Fakat beklenmedik olaylar oluyor.






Bu yazımında sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Bence kesinlikle izlemeniz gereken bir film.
Yazım hakkındaki düşüncelerinizi yorum kısmına yapabilirsiniz. Bir sonraki yazıma kadar Hoşçakalın.



instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu






17 Ocak 2017 Salı

DÖNERSE SENİNDİR

Herkese selam



Bugün yakın bir zamanda izlediğim DÖNERSE SENİNDİR isimli filmi anlatcam. Başrollerini MURAT BOZ ,İREM SAK ve YASEMİN ALLEN 'in allığı bir romantik komedi.


Mehmet (Murat BOZ) uzun süredir birlikte olduğu Selin (Yasemin ALLEN ) tarafından terkediliyor. Bunun üzerine hayata küsüyor. Bu sırada karşısına Defne(İrem SAK ) çıkıyor. Mehmet Defne 'nin yardımıyla Selin 'i geri kazanmaya çalışıyor. Fakat bu sırada Selin ünlü bir şarkıcı olmuş ve ünlü bir oyuncu ile aşk yaşamaya başlamıştır. Fakat bu durum Mehmet ve Selin'i vazgeçirmeye yaramaz.Selin'i geri kazanmak için çıktıları bu yolda başlarına birçok komik ve zor bir sürü macera gelir.


Bu arada filmin müziklerini çok beğendim. Yani filmi beğenmeseniz veya izlemek istemeseniz bile müzikleri dinleyin. Yani 2 müzik var. Biri Yasemin ALLEN'in söylediği 10 üstünden 10 ,diğeride Murat BOZ'un söylediği Dönerse Senindir bence ikiside çok güzel.






Ben film yazılarımda spoiler vermemek için sonunu pek yazmam ve çok ayrıntı vermem. Bu yüzden pek uzun yazılar olmaz.

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim bir sonraki yazıda görüşünceye kadar hoşçakalın. Eğer bu yazı veya blog hakkında fikirleriniz varsa yorum yapabilirsiniz.



Bana ulaşmak için

instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu









7 Ocak 2017 Cumartesi

TRUMAN SHOW

Herkese Merhaba

Bir süredir yazı yazmıyordum, tekrar geldim. Bugün size harika bir film tavsiye edicem. Eğer boş vaktinizde izlemek isterseniz veya film severseniz bu yazıyı beğeneceğinizi düşünüyorum. Aslında bildiğiniz veya mutlaka duyduğunuz bir film fakat yapım yılı biraz eski olduğu için belki hatırlamazsınız. Şimdi anlatmaya başlıyorum.


 TRUMAN SHOW

Bu film harika ötesi bir film. Konusu filmi özgün hale getiriyor.
Truman Bruman harika bir adada yaşıyor. Eşi,işi,evi,komşuları var. Fakat bu bir televizyon programı ve Truman bunu bilmiyor yani aslında tüm tanıdıkları birer oyuncu yaşadığı hayatı tüm dünya 7 24 izliyor. Lise yıllarında bir kızla tanışıyor daha sonra ikiside birbirinden hoşlanıyor. Kız ona gerçekleri anlatmaya çalışıyor. Fakat bunu engelliyorlar. Herşeyi o kadar güzel ayarlıyorlar ki adam 30 yıl sonra gerçekleri anlamaya başlıyor. Mesela küçükken babasını tekne kazasında kaybettiğini düşündüğü için bu adadan gidemiyor. Çünkü deniz korkusu var. Sonraki yıllarda babasını caddede görüyor fakat adamı apar topar kaçırıyorlar. Bu olaylar sonrası Truman şüphelenmeye başlıyor ve 30 yıl sonra gerçek dünyaya kavuşuyor.













                                                         














Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Bundan sonra daha çok yazı yazmaya çalışacağım. Eğer bu yazı hakkında veya blogum hakkında düşünceleriniz varsa yorum bölümüne yazmayı unutmayın ve iletişim için de aşağıdaki sosyal medya hesaplarından bana ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazıya kadar HOŞÇAKALIN



instagram.com/beyzakunduracioglu
twitter.com/bkunduracioglu