8 Ekim 2017 Pazar

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE - STEFAN ZWEIG

Herkese Merhaba


Bugün bir kitap yazısıyla karşınızdayım. Ama sadece kitabı anlatmayacağım. Kitap bana bazı konular hakkında konuşma isteği uyandırdı. Bundan da bahsetmek istiyorum. Kitabın adı OLAĞANÜSTÜ BİR GECE yazarı STEFAN ZWEIG. Zaten yazar dünyaca ünlü ve başarlı biri. Yani çoğu kişi onun hakkında bilgiye sahiptir.





Kendinize hiç duygularımızı kaybetsek nasıl olurdu diye sordunuz mu ? Bence sorun. İlk başta çok korkutucu veya kötü bir şey gibi gelmiyor. Ama hayatınızın içine bu soruyu sorduğunuzda korkutucu oluyor. Mesela üzülmüyorsunuz hiçbir şey sizi üzmüyor. Aslında bu güzel bişey fakat üzülmezsek mutluluğun kıymetini bilemezsiniz. Mesela mutlu olmuyorsunuz o zaman sizi mutlu eden insanların kıymetini bilemezsiniz. Mesela heyecan duygunuz yok. Heyecan insan için ihtiyaçtır. Olmazsa yaşadığınızı bile zor anlarsınız. Eğer hayatınızın da hiçbir olay size zevk vermezse yaşayan bir ölüye dönüşürsünüz. Çünkü bir yerden sonra hayattan da zevk almayı bırakırsınız. Ve en sonunda hayatı bırakırsınız.


Duygular nefes almak gibi bir ihtiyaçtır. Üzülmek, sevinmek, mutlu olmak, acı çekmek, heyecanlanmak vb. bunlar olmadan yaşamanın anlamı olmaz.




Kitaba gelince kitabın ana düşüncesini anlattım sayılır. Biraz olaylardan, kişilerden bahsetmek istiyorum.


Baş kahramanımıza ailesinden yüklü miktarda miras kalıyor. Yani hayatı boyunca zenginlik ve huzur içinde yaşıyor. İstediği yere gidiyor, istediğini alıyor, istediğiyle arkadaş oluyor, istediğini yeyip içiyor. Yani hiçbir şey için uğraşmıyor.

Bir gün eline çok uzun bir mektup geliyor. Mektubu sevgilisi gönderiyor. Ondan ayrıldığını ve başka biriyle evleneceğini söylüyor. Ona üzülmemesini, sakin olmasını, acı çekmeye gerek olmadığını söylüyor. Fakat adam zaten üzülmedi sevgilisinin oma yapma dediği şeyler aklının ucundan bile geçmedi. Bu onu şaşırtır.

Kısa bir süre sonra çocukluk arkadaşı ölür. Yani onu bir daha hiç göremeyecektir. Ama bu bile onun canını yakmaz. Fark eder ki acı çekmiyor, üzülmüyor, heyecanlanmıyor.

Sonra sıradan bir pazar günü yanlışlıkla bir suça karışır. Bu onu heyecanlandırır. İnsan olduğunu hatırlar. Sonra aynı günün akşamı lunaparka gider. Orada eğlenen insanları görür. Herkes mutlu ve heyecanlıdır. O da kalabalığın içine karışır. Eğlenmeyi, gülmeyi, heyecanı hatırlar. Ve bugün onun hayatının en özel gününe dönüşür. O da bunları hiçbir zaman unutmamak için yazmaya karar verir. Ve böylece bu kitap oluşur.






Hayatınızdan duygularınızı hiçbir zaman çıkarmayın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere HOŞÇAKALIN.


Bana ulaşmak için;


https://twitter.com/bkunduracioglu
https://www.instagram.com/beyzakunduracioglu